Bugün oynadığımız şekliyle modern satranç, bir şatranj varyasyonu olarak Avrupa’da 16. yüzyılda son halini almış bir oyundur. Dolayısıyla modern satrancın kökenine inmek istersek mutlaka şatranjın Avrupa’ya girişiyle başlamak durumundayız. Öte yandan şatranjın Avrupa-öncesi tarihini ve oyun Avrupa’ya geçmeden de Müslümanlar tarafından hatırı sayılır bir literatür ve kültür oluşturulduğunu, kavramsal altyapının büyük ölçüde Müslüman ustalarca halihazırda geliştirildiğini şatranj başlığı altında yeterince vurguladık. Dolayısıyla Murray’in Avrupa-merkezci “Satranç Batı Avrupa’ya -ki Murray bu terimi sadece Roma Kilisesi’ne bağlı Hıristiyan Avrupa için kullanır- girdiğinde böylece ilk defa uygarlığın ana akımında yerini almış oldu.” cümlesini kabul etmek biraz zor. Burada sanırım en güzel bakış açısı Nazım Hikmet’e ait:
“
bizim zanaatları düşünüyorum şiirciliği resimciliği çalgıcılığı filan düşü-
nüyorum ve anlıyorum ki
bir ulu ırmak akıyor insan eli ilk mağaraya ilk bizonu çizdiğinden beri
sonra bütün çaylar yeni balıkları yeni su otları yeni tatlarıyla dökülüyor
onun içine ve kurumayan uçsuz bucaksız akan bir odur. “
(Saman Sarısı)
Bu bölümde işte bu değişik çaylarla beslenen ırmağı kaynağından sonra döküldüğü yere kadar takip edeceğiz.